Değerli Asım Hocam bu mektubu derste sorduğunuz bence de kıymetli bir soruyla ilgili olarak yazmak istiyorum. Soru şu: Neden dolayı insanlar muhafazakar (conservatist) ya da ilerlemeci (progresive) oluyorlar?
Benim yıllar önce uydurduğum ve pek çok konuya, sahaya veya olaya uyguladığım bir teorim var: KÖK TEORİSİ. KÖK kelimesi her maddenin ilk harflerinden meydana geliyor. 1. Kapsamayan sistem. 2. Öbürlerinin tutumları 3. Kanıksanmış çaresizlik.
Bu teori geyik anlatımıyla her şeyin kökünü oluşturuyor. Gelelim sizin sorunuza uyarlanmış haline?
1. Kapsamayan sistem: Eğer bir kişi kendi içinde bulunduğu fiziksel ve sosyal her türlü sistem kapsamında talepleri karşılanıyor, ihtiyaçları gideriliyorsa o insan muhafazakar olur. Aksi durumda progresive olur. Belki siyasi örneğime katılmayacaksınız ama ben yine de vermek isterim. Cumhuriyetin ilk yıllarında CHP ilerici bir partiydi. Çünkü Osmanlı düzeni kendilerinin şu veya bu şekildeki ihtiyaçlarını karşılamıyordu. Şu anda ise CHP muhafazakar bir partidir. Çünkü, mevcut düzen onların ihtiyaçalrını karşılıyor. Buna karşılık AK PARTİ progresive bir partidir. Çünkü bu anlayışın ihtiyaçlarını mevcut düzen karşılamıyor. Ben eminim ki bundan ağı yukarı 50 yıl sonra AK PARTİ CHP gibi olacak.Bu gelişmenin önünde durulur mu bilemiyorum. İnkılapçılık ilkesi CHP'yi progresive yapamadı. Sizin Ege bölgesindeki kişileri progresive görmenize katılıyorum. Hatta Karadenizlilerin de progresive olduklarına katılıyorum. Ancak halk oylamasındaki oy oranları bence bunu göstermiyor. Oyların başka saikleri var. Oy renkleriyle progresive veya muhafazakarlık tanımlamak çok zor bir iş.
2. Öbürlerinin tutumları: Eğer bir insan toplumsal bağlamda başkalarıyla ilişkilerinde tatmin oluyor, kendini yi hissediyorsa o, muhafazakar olur. Eğer dışlanıyor, negatif tutumlarla karşılaşıyorsa progresive oluyor. Hem bu maddede, hem de bir önceki maddedeki durumlarda 3. madde unsurunu saklı tutmak istiyorum. Eğer başkalarıyla ilişkilerde öbürlerinin tutumları sizi dışlıyorsa siz arayışlara giriyorsunuz. Tek istisnası dışlanan kişinin kendini kanıksanmış çaresizlik (learned helplessness) içinde hissedip hissetmemesidir. Eğer bir kişi ilişkilerinde tatmin olmuyor ve kanıksanmış çaresizlik içinde değilse progresive oluyor. Azınlıkların çoğunluklara göre daha progresive olduğu düşünüyorum. Hem sistem içinde talepleri karşılanan, hem de kanıksanmış çaresizlik içindeki bireyler azınlıklar içinde muhafazakar olacaklardır. 3. Kanıksanmış çaresizlik: Eğer bir kişi kanıksanmış çaresizlik yaşıyorsa o kişi progresive olmayacaktır. Ama aksi bir durumda elbetteki progresive olacaktır.
Pekiyi KÖK ile bir insanın progresive olmasını sağlayabilir miyiz? Elbette. 1. Kapsamayan sistem: Sistemle oynayarak progresive yapma imkanı var. Sistemi kurgulayarak bireyleri progresive yapabilirsiniz. İstanbul'un ulaşım sistemi nispeten öyledir. Laleli'den Boğaziçi'ne gelmek için farklı alternatifler oluşturabilirsiniz. Bunu günün farklı saatlerinde farklı şekilde planlayabilirsiniz. Bu da alternatifli bir günlük yaşam demektir. Şehirlerin hızlı değişimleri de buna fırsat veriyor. Ayrıca kurguladığınız sistemler aracılığıyla toplumsal grupların veya bireylerin taleplerini yükseltebilir ve yükselmiş taleplerin zoruyla gelişme meydana gelir. Ülkemizde mesela ekonomik büyümeyle toplumsal taleplerin yükselme hızı eşit değildir. Taleplerin artış hızı daha yüksektir. Bu da progresive özelliği artıran bir durumdur. 2. Öbürleirnin tutumları: Özellikle mass media aracılığyla toplumsal ilişkiler etkilenebiliyor. Toplumların bu şekilde de kendi içindeki ilişkilerinde farklılaşma yaratılabilir. 3. Kanıksanmış çaresizlik: Bireylere yönelik eğitimlerle kanıksanmış çaresizlikten kurtulup progresive bir hale gelebilirler. Muhafazakarlık değerlerin muhafazası dışında üstü örtülü bir kanıksanmış çaresizlik sayılabilir mi gibi kafamda bir soru taşıyorum.
Progresiv özelliğin, bireye şartlara hızlı adapte olup varlığını sürdürme şansı verdiği gibi bir bir durumu kabul ediyoruz. O yüzden de kişilerin progresive olup olmamasını değerlendirmiş oluyoruz.
|