"Neden hayır?" Sorusuna cevaplarım. > Size kolaylık olması için madde numarasıyla konunun özetini vereceğim ve Altına "C):" ile başlayan cevabımı vereceğim. Olumsuz görüşü savunan vatandaşlarımızın yazdığı metnin orjinalini en sonda yine bulabileceksiniz. Anayasa değişiklik paketiyle yakından uzaktan ilgisi olmayan konuları gündeme getirmişler. Ama bir şekilde cevap vermeyi görevim olarak düşünüyorum. Bu iddiaları yazanlar kendilerini çok kötü duruma düşürmüşler. Benim bu arkadaş veya arkadaşları aşağılama gerek kalmamış. Zaten de aşağılayamam.
1. Burada hükümetin ve bazı şirketlerin madencilik ile ilgili uygulamalarından bahsediyor ve bunların yaban illegal olduğu, yabancılarla ortak oldukları gibi iddiaları ortaya atıyor. Anayasa paketiyle ilişkisini de Danıştay'ın ve Anayasa mahkemesinin bu anayasa paketiyle değişerek iktidar yanlısı bir yargının oluşturulacağını iddia ediyor.
C: Tabi bu iddiaların hiç bir şekilde geçerliliği yok. Bu hususları partilerin değerlendirileceği 12 Eylül'den sonraki süreçte ele almak daha doğru olacaktır. Hemen şüphe kalmaması için şunu da söyleyelim. İddialar kendi içinde tutarsızdır. Bu iddiaların sahipleri mevcut Anayasa Mahkemesi ve Danıştay düzeninin iyi işlediğini dolaylı olarak iddia ediyorlar. Akay Kavşağını, Bakan'ın basın toplantısına, özelleştirmelere ve vali atamalarına bile yürütmeyi durdurmau karar verebilen Danıştay bu yanlışları neden düzeltmemiş o zaman? Eğer kanunda sorun varsa yetkisi olmadığı halde Anayasa dğeişikliklerini bile iptal edebilen AYM, yetkisi olan kanunları neden iptal etmemiş o zaman? Şu anki iktidarın eğer yanlışı varsa suç ortakları Danıştay ve AYM'dir. Demek ki yine anayasayı dğeiştirmemiz lazım. Şu anda gündemimiz anayasa paketi. İddia sahipleri mevcut sistemin iktidara bağlı hale geldiğini düşünüyorlarsa o zaman sevinmelidirler. Yine kendi iddialarına göre önümüzdeki seçimde iktidar değişecektir. En harika adamları getirsinler öyleyse. Bizim gerekçemiz ise şudur: Şu anda yargı cunta sistemine sahiptir. 12 Eylül kendine göre bir sistem kurmuştur. Mesela 4ş AYM üyesi olan bir kişi 25 sene hiç bir hesap vermeden bu görevde kalabilmektedir. Bunların seçimleri de yine cumhurbaşkanı tarafından yapılmaktadır. Şimdi süre 12 yıl olmaktadır. Oylanacak sistemin daha demokratik olduğunu AYM gerekçeli kararında açıklamıştır. Avrupba Birliği ve benzeri uluslararası kuruluşlar da mevcut paketi desteklemektedirler. İddia sahipleri mevcut paketin doğru olduğunu yine AYM kararından anlamalıdırlar. Onlar açısından hükümet önünde adeta kale gibi duran AYM paketi iptal etmemiştir. İstese yapmaz mıydı? Eğer yanlış yapmışsa gelin AYM'yi değiştirelim. Eğer yaptığı doğruysa gelin paketi destekleyelim.
2. Bu maddede, Eti alimunyum gibi bir çok kuruluşun özelleştirmesinin Danıştay tarafından durdurulmasından bahsedilmekte ve Anayasa değişikliğinden sonra bu satışların yapılabileceği iddia edilmekte.
C: Bu iddia da kendi içinde tutarsızdır. Öncelikle Anayasa paketinde Danıştay'la ilgili hiç bir madde yoktur. Şartları zorlayalım ve ilgi kuralım. Demek ki özelleştirilenler doğrudur çünkü Danıştay onayından geçmiştir. Eti Alimunyum'dan tutun bütün listenin tamamı öyledir.O zaman üç tane şık vardır. A) Ya iddia sahiplerinin iddiası yalandır. B) Ya yapılan icraatlar doğrudur. C) Danıştay yanlıştır.
Bu üç durumda da anayasa değişikliğine olumsuz bir tutum takınmanın anlamı yoktur.
3. Şimdi de işçilrden bahsediliyor. 4C uygulamasından, AYM'nin bunu iptal edeceği, hükümetin işçileri köle gibi kullandırttığını iddia ediyorlar.
C: Sadece işçilerin sendika haklarını genişleten maddeler var. Bu konuyla ilgili en ufak bir madde doğrudan veya dolaylı bir şekilde pakette yoktur. Burada bir kaç tane komik durum var. Bunlardan biri, işçilerin iş güvencesi durumu. Eğer kuruluşlar özelleştirilirken işçlerin iş güvencesi varsa neden işsiz kaldılar, yoksa 4C'den farkı ne? Doğrusu: Geçmiş hükümetlerin işsiz bıraktığı işçiler hükümetimiz tarafından geçici de olsa iş sahibi olmaları için geliştirilmiş bir yöntem. Tekrar kamuya alınamaz çünkü kamuda işçi ihtiyacı kalmadı.Diğer komik durum: esastan inceleneceğini iddia ettikleri dava. AYM'nin bu kanunu iptal edeceğini söylemeleri. Nereden biliyorlar? Eğer bu mahkeme bunların dediğini yapıyorsa demek ki yapısı değiştirilmelidir. Eğer öyle değilse, bunlar bizi neden kandırıyorlar? O zaman bu yalancıların dediğini yapmamak lazım. Böyle bir dava olmadığını da söylersem durum iyice anlaşılacaktır.
4. Anayasa değişikliğinden sonra hükümetin yerine hükümetin atadığı kişilerin karar vereceğini ve böylelikle memurların köleleşeceğini iddia ediyorlar.
C: Yine olumsuz tarafta olan KESK memur görüşmelerini terk etti. Neden? Çünkü referandumdan sonraki imkanın şimdi uygulanmasını istediler. Buna ne diyeceğiz? Komik tarafı ise şu: Mevcut düzende hükümetin atadığı memurlar değil, hükümetin kendi karar veriyor. Şimdi ki durum daha mı iyi yani? Pekiyi iddia sahipleri ne zaman bir düzelme ve bu düzelmenin nasıl gerçekleşeceği konusunda öngörüleri nedir? Üç harfli bir kelime sanki göz kırpıyor: HİÇ. Olumsuz tutumla elime geçecek bir şey varsa siin dediğinizi yapalım. Değilse, yani bana bir zaman, bir şekil, bir yöntem vaad etmiyorsan, neden senin dediğini yapayım?
5. Burada zamlarla halkımızın inim inim inlediği, bir takım zamları Danıştay'ın durdurduğu ve EVET denmesi halinde bu zamların devam edeceği iddia ediliyor.
C: Anayasa paketiyle ilgisiz bir konu. Yani HAYIR dense hangi zamlar iptal edilecek ya da zamın olması nasıl durdurulacak? Eğer zamlara kızmışsak bizi kandırmaya çalışıyorlar. Türkiye'de telefon görüşmelerinden, beyaz eşyaya, ev fiyatlarından kiraya kadar pek çok konuda fiyat artışı olmadığını hatta düşüşün olduğunu hepimiz biliriz.
6. Mayınlı arazinin İsraillilere verilmek istendiği, Abdülhamit'in Yahudilerle yaşadığı olay, Galataport ve Kuşadası gibi limanların özelleştirme süreciyle ilgili iddiaları ve Danıştay'ın iptal ettiğini anlatıyor ve bunlardan dolayı olumsuz bir oy verelim deniyor.
C: Bu iddiaların gerçekle yakından uzaktan alakası yoktur. Bu durum neye benziyor biliyor musunuz? Geri kalmış ülke askerlerinin, düşman askerlerinin fotoğraflarını yan yana dizip sonra da onlara ateş edip vurunca zafer naraları atan, böyleikle o düşmanı yeneceklerini hayal etmelerine benziyor. Hakikat olmayan iddialarla rakibinize saldırırsanız, başarınız hakikat ortaya çıkana kadardır. Başarısızlığınız ise bir kaç kat artar. Çünkü sadece beceriksiz değil, aynı zamanda da yalancısınızdır. Eğer tesadüfen bir hakikat bile söyleyecek olsanız inandırıcılığınız yoktur artık. İddialarda bahsedilen, ne İsraillilere satış durumu var, ne silahlı kuvvetlerin bu mayınları çıkarma arzusu veya isteği var? Bahsedilen Türk firmaları da bu tür probagandalarla 10 liralık işi 60 liraya almaya çalışıyor. Araziyi işletmeyi falan da düşünmüyor. Sadece parayı almak istiyorlar ve araziyi ne yaparsanız yapın diyorlar. İhaleyi uluslararası rekabete açarsınız, kim ucuza ve kaliteli yaparsa ona vereceğim derseniz doğal rekabet avantajı olan Türk firmaları da kendi kalitelerini artırarak ihaleyi alırlar. Aksi halde ERDEMİR'de OYAK'ın durumu gibi olur. Tabi başka komik bir durum ise arazinin iddia edilen petrol yatakalrı. Bunu yazanlar bilmezler mi ki bilmem kaç senelik üstünde oturduğun tapulu arazide bırak petrol, doğal gazı su bile çıksa o, devletindir. Ben bahçeye sondaj yapıp su çıkarmak istedim, beleidye benim para harcayarak bahçemden çıkardığım su borusununa saat takmak istedi. Ben de sondajdan vazgeçtim. Tabi temel soru şu: Bunun anayasa paketindeki hangi maddeyle ilgisi var ve olumsuz davranırsak ne değişecek?
7. Sağlıkla ilgili düzenlemelerden bahsediliyor ve tamamının yanlış olduğu gibi bir iddiada bulunuyorlar.
C: İddia sahiplerinin işlerine karışmak istemem ama sağlıkla ilgili düzenlemeleri bahane ederek olumsuz oy toplama yöntemini kullanmakla bence hiç de iyi bir straeji geliştirmemişler. Çünkü hükümetin en ama en başarılı olduğu alanlardan biri de sağlıktır. Vatandaşın kaçta kaçı eskiden hastanelere gidebiliyordu, ssk hastanelerine gidebilen insan sayısı kaçtı, bıçak paraları, SSK'larda bulunamayan ilaçlar, hele hele her hangi bir sosyal güvencesi olmayan vatandaşın ilaç parası... Hangi biri sayılabilir ki? Sanki %20 katkı ilk defa konmuş gibi iddialar. İşçilerle memurların hastanelerinin ayrılarak kölel,ik zihniyetinin uygulamaları... Hala tam gün yasasıyla da o kölelik düzenini devam ettirmeye çalışıyorlar. Neymiş parası olan daha lüks şartlarda muayene ve tedavi olmalıymış? O profesörlerin yetişmesi için bu millet vergi vermedi mi? Parası olmayanlar da faydalansa ne mahsuru olur? Benim rahmetli babam SSKlı astım hastasıydı. Evimize yakın olan Yedikule Göğüs hastanesine gittik. Babamı devlet hastanesi diye almadılar. Evimize çok uzak olan ve 4 araçla gidilen Süreyyapaşa'ya gönderdiler. Orası SSK'ya ait. Orada da memur olan birini ona ters olan Yedikule'ye göndermişler. Siz bunu nasıl açıklarsınız ki? İşte bunlar tek parti zihniyetinin kölelik uygulamaları. Tabi ben yine geleneksel sorumu soracağım: Bunların anayasa paketiyle ne ilgisi var? Malesef ben de zamanımı ilgisiz konuları açıklama geçiriyorum.
8. Sıra tarım ve köylülerde. Hükümetin köylü nüfusu azaltma, GDO'lu ürünlerin ithalatını artırma, şeker fabrikalarını ve çiftlikleri özelleştirerek köylüyü mağdur etme arzusunda olduğu gibi bir çok iddiada bulunuyorlar.
C: Ne yalan söyleyeyim o kadar gerçek dışı iddiaları var ki ter temiz odanın halısına dökülen çöpü temizlediğimi hissediyorum. Bu kadar mı olur? Konya Şeker Fabrikasına geçen ay gittim ve özelleştirilmiş hem verimliliği, hem karlılığı yükselmiş, hatta yeni yatırımlara girmişler. Bunun ne mahsuru var? Eski Doğu Bloku ülkeleri gibi mi olalım? GDO'lu ürün meselesi. yahu bu konuda mevzuat yok. Siz bir ürünün girmesini engellemek istiyorsanız hukukunu oluşturacaksınız. Oradaki görevliler GDO'lu ürünleri sokmasalar, getirenler demeyecekler mi, sen benim ürünümü neye dayanarak sokmuyorsun? Danıştay'ın arkaplanı karanlık olan bu kararın kimin işine geldiğini bilen var mı? Bu kararla GDO'lu ürün serbest kaldı. Bizim ilkemiz GDO'lu da GDOsuz da olsa zararlı ürünü ülkemize sokmamak, faydalı ürünlerin de ucuzunu ve kalitelisini almak olmamalı mı?Bunu hukuksuz nasıl yparsınız? Gelenekselsoru: Bunun paketteki maddelerle ne gibi bir ilgisi var. Bunların hesabını görmek isteyen varsa seçimlerde görür.
9. Son maddede Türkiye'nin Irak'taki ve Afganistan'daki savaşa ortak olduğu, hatta Afganistan'a ilk defa hükümet döneminde asker gönderildiği, YÖK'te değişiklik yapılmadığı ve Kasımpaşa'daki Kuran kursunun yıktırıldığı gibi biraz tuhaf ve çelişkili iddialar bulunuyor.
C: Bu iddia sahiplerini tanımıyorum. Ama ilke ve bilgi sorunları çok ciddi boyutlara ulaşmış. Bir yandan güya Kuran kurslarına sahip çıkıyorlar, bir yandan başörtüsünü sokakta bile yasaklayan Danıştay'a sahip çıkıyorlar. Bir yandan demokrat oldukalrını söylüyorlar, bir yandan 411 yani %80 oranla kabul edilmiş başörtülü üniversiteli kızlara özgürlük getiren anayasa değişikliğini anayasaya aykırı olarak iptal eden Anayasa mahkemesine sahip çıkıyorlar. Bir yandan GDO'lu ürün istemiyorlar, bir yandan da GDO'lu ürünlere bütün kapıları ardına kadar açan Danıştay'ın iptal kararına sahip çıkıyorlar. Hem Afganistan'a askeri gönderenlerin kim olduğunu bilmiyorlar, hem de çekiç gücü ülkemizden söküp atanın AK PARTİ hükümeti olduğunu bilmiyorlar. Keşke Anayasa paketindeki maddeleri okusalar da bilgileri en azından biraz da olsa artsaydı. Okusalar bunlarla paketteki maddelerin hiç mi hiç ilgisi olmadığını öğrenmiş olurlardı. Detaylı bilgi isteyenler www.2010halkoylamasi.com www.lokmanayva.net
adreslerini ziyaret edebilirler.
Tuhaf iddiaların sahiplerinin gönderdiği tam metin başlıyor.
> 1) Sahip olduğumuz en az 3 katrilyon dolarlık servetimizin elimizden > gitmemesi için bu referanduma hayır demeliyiz Çünkü; Akp iktidarı 2004 > yılında çıkardığı 5177 sayılı kanunla yabancıların çıkardığı madenden > devlet payını % 2'ye düşürdü. O günden bu ana kadar 350 yabancı maden > firması topraklarımızın % 23.5 ne karşılık gelen arazileri ele geçirdi > ve yılda 100 milyarlarca dolarlık madenimizi gemilere yükleyip yurt > dışına çıkarıyorlar.Bu yabancı firmalarla bu iktidarın ortaklıkları da > mevcut örneğin İsrail devletini kurduran Rothschilld ailesi ile > Başbakanın damadının genel müdür olduğu Çalık Grubu Anatolia Minerals > firmasında % 50 şer ortaklar bu firma 4 milyon dönüm arazi kapatmış > durumda. Mesela ABD'den mezardakileri bile oy vermeye çağıran > Fethullah Gülene yakınlığı ile bilinen Koza Grubu 6 milyon dönüm arazi > ve 500 ruhsatla bu işin en önünde. Şimdi burası son derece önemli önce > Anayasa Mahkemesi 15.01.2009 da Çed raporu alma işini Bakanlar > Kuruluna veren 5177 sayılı kanundaki maddeyi iptal etti bunun manası > Koza Altın ve Anatolia Minerals ve diğer maden firmaları birçok > ruhsatı çevre katliamı olmasına rağmen Bakanlar Kurulundan almışlardı > şimdi bu ruhsatların tamamının iptal edilmesi lazım. Yine hemen bu > karardan sonra > 10.02.2009 da Danıştay 5177 sayılı kanuna dayalı olarak çıkarılan > maden faaliyetleri izin yönetmeliğini tamamen durdurdu. Bunun manası > bütün yabancı maden firmalarının ruhsatları geçersiz olmasıdır. Ancak > hükümet bunu uygulamıyor. Şimdi bu referandumla birlikte evet çıkarsa > Danıştay'ın yerindelik ilkesine dayanarak verdiği bu karar iptal > edilecek maden satışlarının önü açılacak. Yani Danıştay'ın devre dışı > kalması ve Anayasa Mahkemesinin kendi seçtikleri adamlardan > oluşturulmasının bir sebebi de bu talanın önündeki engellerin kaldırılmasıdır. > > 2) Ülkemizin Cumhuriyetle özdeş kurumların bedavaya bu iktidarın > yandaşlarına peşkeş çekilmesine dur demek için bu referanduma hayır > demeliyiz Çünkü;bu iktidar döneminde Cumhuriyetle özdeş birçok > kurumumuz nerede ise bedava fiyata bu iktidarın yandaşlarına satılmak > istendi ancak Anayasa Mahkemesi ve Danıştay bunlara dur dedi örneğin > Eti Alüminyum kasasındaki nakit para,stoklarındaki hazır > hammadde,dünyanın sayılı entegre fabrikası,7 adet boksit maden > sahası,Antalya gümrük müdürlüğü, Oymapınar hidroelektrik santrali ile > birlikte değerinin % 1'ine Rizeli Başbakanın yakın dostu Cengiz > İnşaata satıldı. Ancak Danıştay bu yağmayı durdurdu. Yine İskenderun > ve İzmir limanın 80 milyon dolarlık komik rakamlara satışını da > Danıştay durdurdu. Yine İgdaş A.Ş.'nin satışında İstanbul belediye > başkanı Kadir Topbaşı tek yetkili kılan uygulama da Danıştay > tarafından iptal edildi. Yine imarı arttırılarak İzmir Alsancak'ta > Türkiye'nin en değerli yerlerinden olan Tekele ait 30 dönümlük arazi > 14 milyon 750 bin TL'ye satıldı . Danıştay bunu durdurdu Gürel Grubu temsilen Noyan Gürel bey bundan üzüntülerini bildirdi. > Bunun gibi yüzlerce satışı Danıştay durdurdu. Şimdi bu engeller > kaldırılıp milletin zenginlikleri birkaç global şirkete ve onların > yerli taşeronlarına peşkeş çekilmek isteniyor. Buna dur demek için hayır demeliyiz. > > 3) İşçilerimizin haklarını korumak Akp'nin onları kapının önüne > koymasını engellemek için bu referanduma hayır demeliyiz. > Çünkü; bu iktidar 4-C'yi getirdi yani sözleşmeli işçi > çalıştırılabilir ve istenildiği zaman sözleşmesi fesh edilebilir ve kıdem tazminatı ödenmez. > Bunun manası kullan kullan at demektir. Akp'nin söz konusu global > firmalar olduğunda özelleştirme olduğunda kendi insanına biçtiği konum > alınıp satılan bir köle rolüdür. Danıştay böyle bir uygulamanın > Anayasanın en temel ilkesi olan insan hakları ve özgürlüklere aykırı > olduğu gerekçesiyle yani Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa > Mahkemesine itirazda bulundu. Anayasa Mahkemesi de Mayıs ayı sonunda > bunu esastan inceleme kararı verdi .yeni dönemde muhtemelen bunu iptal > edecek tabi eğer bu Anayasa kadroları hükümetin seçtiği ekipler > olmazsa. Bu yüzden Türk işçisini köle yapmak istemiyorsak bu > referanduma hayır dememiz lazım > > 4) Memurlarımızın ezilmesine üç kuruşa muhtaç ve banka kapısında > dilenci hale gelmesine dur demek istiyorsak bu referanduma hayır demeliyiz. > Çünkü; bu referandumla birlikte Anayasanın 53.ve 128. Maddeleri > değiştirilerek kamu görevlileri hakem kurulu kuruluyor. bu kurulu > hükümet seçiyor ve memurla hükümet uzlaşamadığında yapılacak zammı bu > kurul belirliyor bu kurulun belirlediği zam oranı yargıya götürülüp > itiraz edilemiyor. Bu arada memurlara grev hakkı tanınmıyor. Bunun > manası memura ne kadar zam yapılacağına hükümetin seçtiği ekip karar > veriyor. Peki hükümetin memura yıllık önerdiği zam oranı nedir 2010 > yılı için yıllık % 2+% 2 yani % > 4 önermiş sonuçta % 5'te anlaşılmış. Memurun en temel ihtiyacı kiraya, > elektriğe, eğitim, sağlık harcamalarına, ulaşıma, gıdaya yıllık% 40 > zam geliyor ama Akp hükümeti memura % 4 zammı layık görüyor böylece > bütün memurlar en temel ihtiyaçları için bile banka kredisi almak zorunda kaldı. > Bugün 140 milyar TL'yi aşan tüketici kredilerinin ciddi bir kısmı > memurlar üzerinde çünkü maaşını kefil göstererek memurlar hemen kredi alabiliyor. > İşçiyi 4-C ile köle yapan Akp, memuru da Akp,zam,banka üçgeninde köle > haline getiriyor işte buna dur demek için bu referanduma hayır demek zorundayız. > > 5) Halkımızın Akp döneminde zamlar altında inim inim inlemesine dur > demek için bu referanduma hayır demeliyiz Çünkü; birçok haksız zam > uygulaması Danıştay tarafından iptal edildi örneğin Ankara ve İstanbul > Büyükşehir Belediyelerinin yaptığı Metrobüs zamları. > Enflasyon % 5 denirken % 50'lik böyle zamlar fakir fukaranın > ezilmesinden başka bir şey değildir. Danıştay bunu durdurdu.Buna > Tayyip Erdoğan'ın cevabı ise; madem öyle parti kur karşımıza geç, gel > belediyeyi sen idare et. Yani fakiri savundun mu? zulüm düzeyinde > zamma dur dedin mi? Başbakanın bir anda hasmı oluveriyorsun. Yine > Telekom zamları kredi kartı aidatları ve benzeri birçok şey Danıştay > tarafından durduruldu . Şimdi bütün bunlara dur demek için referanduma > hayır demeliyiz > > 6) Ülkemizin en kıymetli yerlerinin başta Başbakanın sözde one mınute > dediği İsrail'e ve diğer yabancı ülkelere verilmesine dur demek > istiyorsak bu referanduma hayır demeliyiz. > Çünkü; Suriye sınırımızda Kıbrıs'ın 3 katı büyüklükte mayınlı bir > arazi var Akp öncesinde bu mayınların temizlenmesi için 25 milyon > dolar değer biçilmiş ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin bunu yapmasına > karar verilmiş ayrıca bu işi yapabilecek yerli firmalarda mevcut . > Ancak Akp iktidarı bu arazileri para karşılığı temizletmek yerine 44 > yıllığına bu mayını temizleyecek olan İsrailli firmalara verecek bir > düzenleme ile ihaleye gidiyor. Neden mayın temizleyene burasını > veriyorsunun cevabını Akp veremiyor. Pelikan Şirketler Grubu ki mayın > temizleme sertifikaları da var diyor ki bu arazinin altında 4 trilyon > dolarlık petrol var sonuçta 23 temmuz 2009'da Anayasa Mahkemesi bu > talanı durduruyor.Hatırlarsanız İsrail devleti de böyle > kurulmuştu.Önce toprak'lar satın alınmış sonrada devlet kurulmuştu. Bu > toprakların İsrail'in arzı mev-ud alanına girdiği eleştirisi Başbakana > yapılınca Düzce konuşmasında verdiği cevap enteresandır. Paranın dini > ırkı milliyeti olmaz.dün Adbülhamit'in Filistin topraklarını > satmamasına da aynı eleştiriyi getirmişlerdi.Yine Yahudi devletini > kuran Rothschilld ailesi kendisine üst olarak eski Galata > Bankerlerinin merkezi Karaköy'ü seçer ve onlar adına Ofer ailesi 2040 > yılından sonra parası ödenmek üzere ihalesiz Galataportu alır,ancak > Danıştay bunu durdurur.yine bu aile Tüpraş'ın %14.76'sını , Kuşadası > limanı gibi bazı limanları aldı ve imar mevzuatında değişiklik > yaptırdı. Bütün bunlar ise Danıştay tarafından durduruldu. Yine Akp hükümeti köylünün elindeki meraları alırken hazine arazilerini dilediği yabancıya tahsis etme düzenlemesi yaptı.Danıştay 04.mayıs 2005 te bunu da durdurdu. > İşte bu ve benzeri satışlara dur demek için hayır demeliyiz. > > 7) İnsanımızın en temel hakkı olan sağlıklı yaşam hakkının elinden > alınarak, paran kadar yaşarsın konumuna itilmesine dur demek için bu > referanduma hayır demeliyiz. > Çünkü; sağlıkla ilgili öyle düzenlemeler yaptılar ki bunların hiçbiri > halkın yararına olmadı. En son tam gün yasası ile son noktayı > koydular. Birde sanki tam gün yasasını millet için çıkarmışlar gibi > propaganda yapıyorlar. Şimdi sağlıkta yapılanları şöyle bir > hatırlayalım. Eskiden Sgk'lı olanlara sağlık hizmeti tamamı ile bedava > idi. Önce bu ücreti devlet hastanelerinde 3 TL'ye çıkardılar. 23 Nisan > 2009'da Danıştay bunu iptal etti. Sen misin iptal eden, > 1 Ekim 2009'da başka bir düzenleme ile Devlet Hastaneleri'nde 8 TL > Özel Hastanelerde 15 TL ye bu rakamı çıkardılar. Halen de bu rakamlar > geçerli. Bu para sadece ayakta tedavi için, eğer yatarak tedavi > olunursa rakamlar çok yüksek boyuta geliyor. Akp yandaşları için bu > para bir şey ifade etmeyebilir. Ancak birçok vatandaşımız için 8 TL > çok büyük bir rakam hele aynı anda birden çok hastalığı varsa gittiği her doktor için 8 TL ödeyecek. > İlaç almaya gelince ilacına göre % 20 düzeyinde ilacın parasını ödemek > zorundasınız. Bunu ödeyecek kaç kişi var? Ya ödeyemeyenler ne yapacak. > Bütün bu düzenlemelerle halkımız özel sağlık firmalarının kapısına > itildi dünyanın en büyük global şirketleri ülkemize geldiler son > yıllarda çok büyük müşteri kazandılar. Sonra bu iktidar eczanelerle > kavga etti. Arkasından Başbakan marketlerde ilaç satılacak dedi. Bunu > millet için mi söyledi ? 17 milyar dolarlık ilaç pazarı için Cüneyt > Zapsu drugstore'ları getirdi. ABD 'de ilaç buralarda satılıyor. > Aynısını ülkemize uygulayarak bu kazancı kendilerine akıtmak > istediler. Ama Danıştay bunu da durdurdu. Şimdi gelelim bu tam gün > yasasına. Sözde doktorların hastane dışında muayenehane açmasına yasak > getiriliyormuş. İşin aslı bambaşka önce şu anki duruma bakalım şu anda > doktorlar, doçentler, profesörler gündüzleri üniversite hastanelerinde > mesela Çapa, Hacettepe, Cerrahpaşa'da halka ,fakir fukaraya hizmet > ediyorlar. Parası olan ise dışarıda aynı hizmeti biraz daha lüks > şartlarda alıyor. Bu arada bu iktidara yakın çeşitli grupların açtığı > vakıf üniversitelerine ait hastaneler var. Bunlar sinek avlıyor hem > öğrenci hem de hasta bulmakta zorlanıyorlar. Kimse Çapa'da kariyer yapmak varken bunlara gitmez. Tabi kaliteli hoca olmayınca gelen hastadan iyi para almakta zor. > Hükümetin ısrarla çıkartmaya çalıştığı bu tam gün yasası kamu > kurumları ve üniversite hastaneleri için geçerli. Ama vakıf > üniversitelerindeki doktorlar için geçerli değil. Bunun manası iyi > hocalar devlet hastanelerinden bunların vakıf üniversitelerine geçmek > zorunda kalacak. Dolayısı ile daha önce bedava ameliyat olduğumuz > doktorlara şimdi bunların hastane ve vakıf üniversitelerinde 40-50 bin > TL ödeyerek ameliyat olacağız. Geriye büyük özel hastaneler ve vakıf > hastaneleri kalacak. Millette parası kadar tedavi olacak. İşte bu > gerekçelerle Danıştay tam gün yasasını durdurdu. Şimdi Başbakan > sinirinden Danıştay'a hücum ediyor. Bütün bu gerçekleri örtbas etmek > istiyor bu arada merak ederek soruyorum Türkiye'nin en büyük özel hastanelerden birisinin gizli sahibi kim? > > 8) köylüyü bu iktidara ezdirmemek için bu referanduma hayır demeliyiz > Çünkü; AB sürecinde köylü nüfusunu 10 milyon azaltacağı sözünü veren > Akp iktidarı uyguladığı tarım ve hayvancılık politikaları ile bu > hedefi gerçekleştirmek üzeredir. Hayvancılık bitmiş ithalatın kapısı > sonuna kadar açılmıştır. Tarımda kendi kendine yeten ülke konumundan > ithalatçı ülke konumuna gelinmiş yapılan ithalatlarda da gümrükler > indirilerek mesela Maliye Bakanı Unakıtan'ın oğullarında olduğu gibi > bu iktidar mensuplarına ciddi rantlar sağlanmıştır.Bu arada bu > uygulamalar olurken önlerine bazı engeller çıkmıştır. Mesela Danıştay > bu yıl içerisinde şeker fabrikalarının satışını durdurmuştur. Her > şeker fabrikası kendi yöresinde yüz binler düzeyinde köylüye ekmek > kapısı olmakta ve ekonomiye ciddi katkılar sağlamaktadır. Mesela > Konya Şeker ve Kayseri Şeker en büyük 100 sanayi kuruluşu arasında yer > almaktadır. Yine kıymetli tarım çiftliklerinin satışı da Danıştay > tarafından durduruldu. Atatürk Tarım İşletmesi ve Dalaman Tarım > İşletmesi örneğinde olduğu gibi. yine Gdo' lu yani genetiği > değiştirilmiş ürünlerin ithalini 26 Ekim 2009'da Danıştay durdurdu. > ancak hükümet ısrarla AB'de bile birçok yönüyle yasaklanan sonuçta > sağlığa nasıl zararı olacağı bilinmeyen bu ürünleri Türk halkına > yedirmek istemektedir. Elbette kazanan üç beş global şirket olacaktır. > Yine 7 Temmuz 2006'da at ve domuz eti serbest kalmış Türk Gıda > Kodeksine alınmıştır. Şimdi de et ithalatı ile ilgili gümrükler aşağı > çekilerek her türlü domuz eti, at eti ve Gdo'lu yemle beslenmiş besi > hayvalarının ithalatının önü açıldı. Geçen ay kırmızı et üreticileri > Danıştay'a bunu durdursun diye başvurdular. Hükümet bu hayvanların > ithalatının önünün tıkanmaması için Danıştay'ı devre dışı bırakmak > istiyor. İşte bütün bunlara dur demek için hayır demeliyiz > > 9) Türk milletinin akaidine örfüne birlik ve beraberliğine sahip > çıkmak ve Türk milletini ABD'nin zulmüne ortak etmemek için, bu > iktidarın kendisini sınırsız yetkilerle donatıp bu milleti ABD > idealleri doğrultusunda yönlendirmesine dur demek için bu referanduma hayır demeliyiz. > Çünkü: Akp iktidarı döneminde maalesef hem Irak 'ta hem de > Afganistan'da Türk milleti ABD zulmüne eşit şartlarda ortak > edilmiştir. Meclis onayı olmadığı halde ABD askerleri ve silahları > Kuzey Irak'a bizim Güney Doğu topraklarımızdan sevk edilmiş, > İncirlikten 102 bin defa kalkan ABD uçakları Irak'ı bombalayarak > savaşın kaderi ABD lehine değiştirilmiştir .Milyonlarca masum insan > öldürülmüş bacılarımızın namusu kirletilmiştir.Aynı dönemde sayın > Başbakan kahraman ABD askerlerinin kazasız belasız ülkelerine > dönmeleri için dua ediyorum demiştir. Dubai'de yapılan anlaşmada > Başbakan imzası ile "Turkey is cooperating with U.S. in Iraq" > denmektedir. Yani Türkiye Irak'ta ABD ile ortaktır denmektedir. Yine Türk askeri Afganistan'da hem ABD askerlerini eğitmekte hem de bizatihi devriyeye çıkmaktadır. > Geçmişte minareler süngü diyen Başbakan 12 Eylülle özdeş Yök'e bu > Anayasa değişikliği ile dokunmamakta.Ama aynı Başbakan canlı > yayınlarda ya Allah Bismillah diyerek kilise açarken kendi babasının > zamanında kapısında nöbet tuttuğu Kasımpaşadaki Kuran kursunu > yıktırmaktadır.Türk milletini açılım adı altında bölünme noktasına > getiren zulme ve vahşete ortak eden en temel değerlerinin altını oyan > bu iktidara artık dur demenin zamanı gelmiştir.Bugün Akp iktidarının > yargı ile verdiği mücadele bu milllet adına değil ABD,İsrail global > şirketler ve kendi cepleri için verilen bir mücadeledir. Dolayısı ile > bu mücadele Akp üzerinden global güçlerin Türk milletine karşı > verdikleri mücadeledir her Türk vatandaşına düşen vazifede bunlara inancına ve kimliğine uygun cevabı vermektir.
|