SN. Fikret İnan'ın açıklamalarıyla ilgili durumu tarif etmek için danışmanlarımla cümle aradığımızda tek bulabildiğimiz ifade kelimenin tam anlamıyla "TUHAF" olmuştur. Biz ne demişiz, buna karşılık ilgili şahıs adeta uzmanlığa soyunmuş ve bir takım tanımlamalarda bulunmuş. Milletimiz bu durumu tarif etmek için bir deyim kullanır: "Dam başında saksağan vur beline kazmayı". Söz mü söz, cümle mi cümle… Şiir mi? Bunu da sizin takdirlerinize sunuyoruz.
Delikanlılığa soyunmuş bir şahsın ifadelerine benziyor. Dileriz sözlerinin arkasında durur. Rahmetli Barış Manço'nun deyişiyle "Dünya dönüyor, biz dönmüşüz çok mu" demez. "Maksadımı aştım." "Yanlış anlaşıldım" demez inşallah yakında.
Beyazay'ı "Merdiven altı dernek" diye tanımlıyor. "Şantaj" yaptığımızı iddia ediyor. Şahsıma körlüğe ilaveten "nankör"lük sıfatını layık görüyor.
Sorularımızı da sanırız cevaplayabilecek cesareti gösterir:
1. Beyazay'dan kendisi ve şirketiyle ilgili her hangi bir kötü söz duymuş mu?
2. Alacaklarımızı tahsil için icraya ve mahkemeye vermek dışında herhangi bir girişimde bulunmuş muyuz?
3. Halen internette bulunan ve elimizde belgeli olan ekteki açıklamasını yaparken ve şu anki açıklamaları arasında söylem değişikliği yapan kişilere ne denir?
4. Eğer herhangi bir ödeme, nakit, para, finansman sorunu falan yoksa Beyazay'ın belgeli alacaklarını neden ödemiyor?
5. Madem fazla ödeme yapmış, neden geri tahsil için icraya vermemiş?
6. Alacaklarımızdan vazgeçme konusunda avukatına bizi neden aratmış?
7. "Merdiven altı" olma, "şantaj" yapma, "nankör" olma, "fazla ödeme yapma" gibi tanımlamalarının belgelerini, rica etsek kamuoyuyla da paylaşabilir mi?
Ortamımızla ilgili olmayan kelime haznesini kullanma seviyesiyle bizim alakamız yoktur. Bu tür tavır, üslup ve davranışların izale yeri olarak mahkemelerimizi görüyor ve elbette ki adalete sığınmaya devam ediyoruz.
Lokman AYVA
Türkiye Beyazay Derneği
Genel Başkanı
Tel: 0212 465 38 85
E-mail: la@lokmanayva.net
GSM: 0505 77 34 11
|